Anksiyete Nedir?
Anksiyete yoğun endişe veya huzursuzluk hissini tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Kelime köken olarak Latince angere, anx- "sıkmak, daraltmak, boğmak" fiilinden türetilmiştir. Kelimenin Türkçe karşılığı olarak kullanılan kaygı kelimesi ise *kad- "bükülmek, (kendi üstüne) dönmek, katlanmak" kelimesinden türetilmiştir.
Farklı kültürlerde benzer şekillerde betimlenen bu sıkıntı verici duygu aslında insanı tehlike veya tehdit ile karşılaşıldığında mücadele etme veya kaçma gibi efor ve çaba gerektiren eylemlere güdüler, beden ve zihni alarm durumuna geçirir.
Anksiyete en temelinde insanın yaşamını devam ettirebilmesi için tehdit olabilecek şeylerin farkındalığı ile ilişkili güçlü bir duygudur.
Anksiyete duygusu hissedildiği andan itibaren odak noktasını tehlike olarak algılanan şeye yöneltir.
Bir yandan da bedeni uygun tepki göstermesi için tetikler. Kalp atışlarını hızlandırır, kaslar gerilir, nefes alışverişi hızlanır.
Sonuç olarak anksiyete yaşamda sağ kalım için oldukça önemli uyumsal bir beceridir.
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Anksiyete ya da kaygı hissetmek doğaldır. İnsan oluşumuzun koparılamaz bir parçasıdır.
Ancak kişinin kaygıları yaşamını olağan şekilde sürdürmesini engelliyorsa, yaşadığı bu güçlü duygu nedeniyle ev, okul, iş gibi yaşam alanlarında işlevselliğini devam ettiremiyorsa anksiyete bozukluğu olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir.
Anksiyete bozukluğu yaygın kaygı bozukluğu, sosyal fobi, panik bozukluk gibi farklı tanıları kapsayan bir tanı sınıfıdır.
Bu farklı tanılar kaygının yoğunlaştığı, yaşamın etkilendiği alanlardan yola çıkarak isimlendirilmiştir.
Anksiyete bozuklukları farklı başlıklarda sınıflandırılsa da bir çok belirtinin ortak görülmesi veya farklı kaygı bozukluklarının sıklıkla bir arada olması gibi nedenlerden dolayı sıklıkla birlikte ele alınır.
Çocuklarda Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Anksiyetenin birçok belirtisi vardır . Belirtilerin görünümü, şiddeti ve süresi çocuktan çocuğu değişebilir. Anksiyete bozukluğu olan çocuklarda aşağıdaki belirtiler görülebilir:
Uyku problemi
Karın ağrısı veya diğer fiziksel problemlerden şikayet etme
Belirli bir durum veya nesneden kaçınma
Ebeveynlerden ayrılmak istememe, ebeveyne yapışma
Sınıfta odaklanma sorunu veya huzursuz hissetme
Öfke nöbetleri
Tetikte ve uyarılmış hissetme
Çocuklarda Görülen Anksiyete Bozuklukları
Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu:
Bu bozuklukta ebeveynlerinden veya bakım verenden uzak kalmak zorunda kalan çocuk son derece sıkıntılı ve üzgün hisseder. Bu kaygı yaşıtlarının hissettiğine göre çok daha yoğundur. Çocuğun yaşantısı bu durumdan etkilenir.
Ayrılık kaygısının belirtileri şunlardır:
Ebeveynlerin veya bakıcıların hastalanması veya ölmesi konusunda endişelenme
Evden ayrılmayı veya okula gitmeyi reddetme
Uyuma veya yalnız kalma korkusu
Ayrılık ile ilgili kabuslar
Yaklaşan bir ayrılıktan önce ortaya çıkan fiziksel belirtiler (baş ağrısı veya karın ağrısı gibi)
Ayrılık anksiyetesi bozukluğu olan çocuklarda bu belirtilerin en az dört hafta boyunca sürmesi beklenir.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu:
Sosyal anksiyete bozukluğu olan çocuklar, diğer insanların yanında son derece gergin hissederler. Rezil olmaktan korktukları için sosyal ortamlardan ve sınıfta konuşmaktan kaçınırlar.
Çocuklarda sosyal anksiyete bozukluğunun belirtileri şunlardır:
Çoğu sosyal durumdan kaçınma veya bunlara katılmak zorunda kaldığında kendini kötü hissetme
Sosyal durumlarda titreme, terleme veya nefes almada zorluk gibi fiziksel belirtiler
Küçük çocuklarda sosyal durumlarda öfke nöbetleri ve ağlama
Başkalarının kaygılarını görmesinden ve bunun için onları yargılamasından korkma
Her insanın belirli bir düzeyde sosyal kaygısı olması doğaldır. Çocuğa sosyal anksiyete bozukluğu tanısı konabilmesi için kaygılarının günlük yaşamı etkileyecek kadar yoğun olması gerekir.
Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm):
Seçici konuşmazlığı olan çocuklar, okul gibi ev dışı ortamlarda konuşmakta zorlanırlar. Bu durum sadece utangaçlıkla açıklanamaz.
Kaygılarının yoğunluğu nedeniyle donakalırlar ve konuşmaktan sakınırlar.
Ev gibi aile bireylerinin olduğu ortamda konuşabilirken, okul gibi ortamlarda konuşamamak seçici konuşmazlık için bir işarettir.
Tanı için okul ve sosyal etkinliklerde oluşan bu sorunun en az 1 aydır devam ediyor olması gerekir.
Çocuğun konuşamaması iletişim ya da konuşma bozukluğundan ya da dil engelinden kaynaklanıyorsa bu tanı konmaz.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu:
Yaygın anksiyete bozukluğu olan çocuklar günlük yaşamlarında karşılaştığı bir çok şey için endişelenir.
Tanı için bu kaygıların somut, aşikar bir nedene dayanmaması ve günlük yaşamını etkileyecek düzeyde olması gereklidir.
Çocuklarda yaygın anksiyete bozukluğunun belirtileri şunlardır:
Huzursuzluk
Her an bir tehlike ile karşılaşacak gibi hissetme
Çoğu zaman yorgun hissetmek
Konsantrasyon sorunları
Öfkeli hissetmek
Uyku problemleri
Çocuklara yaygın anksiyete bozukluğu teşhisi konması için en az altı ay boyunca çoğu gün bu belirtileri göstermiş olması gerekir.
Panik Bozukluk:
Panik bozukluğu olan çocuklar beklenmedik panik ataklar yaşar.
Panik atak çocuğun öldüğünü veya kalp krizi geçirdiğini düşünmesine neden olabilecek his ve duygular hissetmesine neden olur.
Tanı için çocuğun en az bir panik atak yaşamasının dışında aşağıdakiler gibi belirtiler göstermesi gereklidir:
Tekrar panik atak yaşama korkusu
Panik ataktan sonra atağı hatırlatan yerlerden ve durumlarda kaçınma gibi davranış değişiklikleri
Özgül Fobi:
Özgül fobisi olan çocuklar bir ya da daha fazla belirli nesne veya duruma karşı yoğun korku hisseder.
Fobide korkuyu tetikleyenin aslında gerçek tehlike oluşturmayan şeyler olması ya da kişinin tehlikeyi abartılı algılaması veya tepki vermesi söz konusudur.
Çocuğun korktuğu şeylere karşı gösterdiği yoğun kaçınma davranışı yaşamını olumsuz etkiler.
Çocuklarda sık görülen fobiler şunlardır:
Hayvan veya böcek
Yükseklik
Su korkusu ya da yükseklik gibi durumlar
Kan veya diş çekimi
Kalabalık veya dar alanlar gibi belirli durumlar
Kusma, boğulma
Kaygı Nasıl Tedavi Edilir?
Hemen hemen tüm kaygı türlerinde bilişsel davranışçı terapi (Bdt) işe yarayan bir yöntemdir. BDT nasıl düşündüğümüzün ne hissettiğimiz ve nasıl davrandığımız üzerine etkisine odaklanır. Çocuklar olumsuz düşünceleri ve sağlıksız davranışları değiştirmeyi öğrenerek olumsuz duyguları değiştirebilirler.
ACT ve metakognitif terapi gibi daha yeni kuşak yöntemler de oldukça etkili çözümler sunmaktadır. Bu tür terapiler psikiyatrik bozukluklarda sorun olan şeyin olumsuz duygu veya düşüncelerden ziyade kişinin bu düşünce ve duygularla birleşmesi ya da bunları hissetmemek için kaçınma davranışında bulunması olduğunu öne sürer. Bu yüzden çözülmesi gereken sorun olumsuz düşüncenin duygunun kendisi değil o sorunu nasıl ele alındığı meselesidir. Kişinin bir takım kendindelik becerileri ile duygu ve düşüncelerinin farkına varma, olumsuz hislere de yer açabilme kapasitesini artırmak hedeflenir. Böylelikle kişi olumsuz duygu ve düşünceleri ile mücadele tuzağına düşmeden yaşamında önem verdiği şeylere odaklanabilme gücünü kazanacaktır.
Bazı çocuklar için anksiyete için ilaç almak tedaviyi daha etkili hale getirir ve sorunun çözülmesini kolaylaştırır.
Comments